Boşanma Kararının Kesinleşmesinden Sonra
30 September 2025
Boşanma Kararının Kesinleşmesinden Sonra Aynı Eylemlere Dayanarak Yeniden Manevi Tazminat Talebi: Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Türk Medeni Kanunu Bağlamında Kapsamlı Analiz GİRİŞ Bu analiz, boşanma davası sırasında davalı eşin haksız eylemleri nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesinden sonra, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte aynı haksız eylemlere dayanarak ayrı bir manevi tazminat davasının açılıp açılamayacağı sorununu, Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümleri ile Yargıtay içtihatları çerçevesinde incelemektedir.
Olayımızda, davacı kadın, kocasının kendisine yönelik hakaret ve fiziksel şiddet eylemlerini boşanma davasında ileri sürmüş, bu eylemler için açılmış ceza davalarını delil olarak sunmuş ve dava sonucunda lehine manevi tazminata karar verilmiştir. Ancak boşanma kararı kesinleştikten sonra, aynı eylemlere dayanarak ikinci bir manevi tazminat davası açmıştır. Bu durum, hukuki usulün temel ilkelerinden olan “kesin hüküm” kurumu ile potansiyel bir çelişki yaratmaktadır.
BİRİNCİ BÖLÜM: BOŞANMA DAVALARINDA MANEVİ TAZMİNATIN HUKUKİ NİTELİĞİ VE İSTİSNAİ DAVA HAKKI TMK m. 174 Kapsamında Manevi Tazminatın Şartları Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 174. maddesinin ikinci fıkrası, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat talep edebileceğini düzenlemektedir. Bir eşin manevi tazminat talebinde bulunabilmesi için, boşanmaya neden olan olaylarda davalı eşin kusurlu olması şarttır.
Manevi tazminat talebinde bulunan eşin kusursuz olması zorunlu olmamakla birlikte, daha az kusurlu olması yeterli görülür. Yargıtay içtihatlarına göre, tarafların eşit kusurlu olması durumunda manevi tazminata hükmedilmez. Olayda belirtilen hakaret ve fiziksel şiddet eylemleri, TMK m. 174/2 anlamında kişilik haklarına saldırı oluşturduğu için tazminata hak kazanmak için yeterli kabul edilmektedir. Bu nedenle, ilk boşanma davasında mahkemenin bu eylemlere dayanarak manevi tazminata hükmetmesi hukuka uygundur.
Boşanma Davasından Bağımsız Olarak Manevi Tazminat Talebinin Hukuki Esasları Boşanmada manevi tazminat, boşanma davasının fer’i (yan) talebi olarak ileri sürülebileceği gibi, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra bir yıl içinde ayrı ve bağımsız bir dava ile de talep edilebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 178. maddesi, evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava haklarının, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağını düzenlemektedir.
Ancak TMK m. 178’deki bu bir yıllık süre, boşanma davası içinde tazminat talebinin hiç ileri sürülmediği veya açıkça feragat edilmediği durumlarda tarafa hak kaybı yaşatmamak için getirilmiş istisnai bir mekanizmadır. Bu hüküm, ilk davada talep edilen ve hakkında karar verilen bir konu için yeniden bir dava açma hakkı vermez.
İKİNCİ BÖLÜM: KESİN HÜKÜM İLKESİ VE HUKUKİ GÜVENLİK Kesin Hükmün Yasal Dayanağı ve Şartları Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 303. maddesi, maddi anlamda kesin hüküm ilkesini düzenler. Bu ilke, hukuki barışı ve yargı kararlarına duyulan güveni pekiştirmeyi amaçlar. Kesin hüküm, bir davanın aynı konu ve taraflar arasında tekrar dava konusu yapılmasını engeller.
HMK m. 303’e göre bir hükmün maddi anlamda kesin hüküm teşkil edebilmesi için üç temel şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir:
Aynı Taraflar: İlk davadaki taraflar ile ikinci davadaki tarafların aynı olması gerekir.
Aynı Dava Konusu (Müddeabih): İlk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Aynı Dava Sebebi (Vakıa): İddialara dayanak teşkil eden fiillerin (olayların) aynı olması gerekir. Kullanıcının senaryosunda, ikinci davanın ilk davadaki
“aynı 3 haksız eyleme” dayanması, bu koşulu doğrudan karşılamaktadır.
Kesin Hüküm İlkesinin Hukuki Sonuçları Kesin hüküm, HMK m. 114/1-i’ye göre bir dava şartı niteliğindedir. Eğer ikinci dava, kesin hükmün varlığına rağmen açılırsa, mahkeme davanın esasına girmeden,
dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek zorundadır.
Boşanma davasında manevi tazminatın hükme bağlanması, bu konunun maddi anlamda kesin hüküm haline gelmesini sağlamıştır. Bu nedenle, TMK m. 178’in varlığı, aynı konuda ikinci bir yargılamayı mümkün kılmaz ve HMK m. 303’ün kesin hüküm engelini aşmaz.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: SOMUT OLAYIN HUKUKİ ANALİZİ VE SONUÇ Olayın HMK m. 303 Kapsamında Değerlendirilmesi Olayda, kadın boşanma dilekçesinde kocanın kendisine yönelik hakaret ve fiziksel şiddet eylemlerini açıkça belirtmiş, mahkeme bu vakıaları değerlendirerek boşanma kararıyla birlikte kadın lehine manevi tazminata hükmetmiştir. Bu karar kesinleştiğinde, manevi tazminat kararı da maddi anlamda kesin hüküm haline gelmiştir.
Kadın, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra, ilk davadaki manevi tazminatın dayanağı olan “aynı 3 haksız eyleme” dayanarak ayrı bir manevi tazminat davası açmıştır. Bu durum, HMK m. 303’te aranan “aynı taraflar, aynı konu, aynı sebep” koşullarını tam olarak karşılamaktadır:
Hukuki Koşul (HMK m. 303) İlk ve İkinci Davanın Karşılaştırılması Aynı Taraflar Kadın ve koca her iki davanın da taraflarıdır. Aynı Dava Konusu Her iki davada da talep, aynı nitelikteki manevi tazminattır. Aynı Dava Sebebi Her iki davanın dayanağı da aynı hakaret ve fiziksel şiddet eylemleridir.
E-Tablolar’a aktar Hukuki Sonuç Bu koşulların tamamı gerçekleştiği için, ikinci dava kesin hüküm engeline takılmaktadır.
Sonuç olarak, hukuki güvenlik ve istikrar ilkesi gereği, bir kez karara bağlanan bir talep, aynı dayanaklarla tekrar dava konusu yapılamaz. Kadının açtığı ikinci manevi tazminat davası, HMK m. 303 ve m. 114/1-i uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddedilmek zorundadır.
Önemli Not: Bu analiz, mevcut hukuki vakıalar ve mevzuat hükümleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Hukuki işlemler ve davaların sonuçları, her somut olayın özelliklerine ve mahkemelerin takdirine göre değişiklik gösterebilir.